21 Aralık 2015 Pazartesi

Geceler uzun... geceler...


20, 21, 22, 23 ve 24 Aralık!... bu günlerde gün uzunluğunun farklılığı saniyelerle değişiklik gösterir, toplam farklılığı bir dakikayı geçmez, en uzun gecelerdir kuzey yarımkürenin çocukları için... neden sonra 25 Aralık'ta yavaşça da olsa günlerin uzamaya başladığı hissedilir ve sonra anlanır...

12 Aralık 2015 Cumartesi

Bir Kadın... İki Adam... Üç Trajedi...


Marsilya'da en sevdiğim sokaklardan biri olan dar ve upuzun Rue Paradis’nin son bulduğu Avenue du Prado caddesine çıktıktan sonra denize doğru birkaç adım ilerde sağda “L’entrecote du Huitieme” adlı güleryüzlü insanlarıyla güzel bir restoranın özel dekore edilmiş ikinci katına çıkarken gördüm bu resimleri… ortadaki resimde iki kardeş, dertlerden bunalmış bir halde başlarını birbirlerine doğru öne eğmiş ve düşünüyorlar içinden çıkamadıkları sorunları... kimbilir neler geçiyor akıllarından diye düşünürken, hayatlarında başlarını döndürmüş olan kadının resimlerine odaklanmaya başladı gözlerim... etraflarını çevirir şekilde yerleştirilmişti, aynı başlarını döndürdüğü gibi...

23 Kasım 2015 Pazartesi

Kabahatin Özrü Cehaletten Büyük : "Şenkör"lüğün Tahammül Edilmez Hafifliği

"Anyone who conducts an argument by appealing to authority is not using his intelligence; he is just using his memory" (Leonardo da Vinci)


Söyleşinde bir kısım aklıbaşında sözler de söylesen, bölük pörçük bilgilerinle söylediklerinin ve yaptığın yorumların bir bölümüne hadi imzamı bile atayım desem, sığlıkla bezenmiş çelişkilerin, cehaletin ve şaklabanlığın karşısında çaresizim... bunların da bir sınırı olur!, bir haddi olur!...

20 Kasım 2015 Cuma

Bir Trajedi... Bir Küçük Umut...

Bu adam!, 17 aylık oğlunu artık tek başına büyütecek olan bu büyük adam! aklıyla, kalbiyle, yüreğiyle bir medeniyeti temsil ediyor; kimliklerin deli gömleğinden arınmış bir medeniyeti: insanlık medeniyetini temsil ediyor... devletin, siyasetin, ticaretin, üzerinde hiç düşünmedikleri doğum vergisi kimliklerin küçük adamlarından biri değil! Böyle insanlar her ülkede var, ama azlar hem de çok azlar ve en az oldukları yerler dünyanın da en çok sorunlu olduğu yerler; yaşayanların en çok mutsuz olduğu yerler...

14 Kasım 2015 Cumartesi

Ölümüne Ölümcül Kimlikler ve Düşünceler

Her yaygın, katı ve sorgulanmasından korkulan düşünce dünyası sonunda toplum düzeyinde zihinsel bir karadelik oluşturur, ışık geçmez içinden... 

Hiçbir düşüncenin ılımlısı, radikali olmaz! olamaz! Düşüncelerin ancak değerlisi, değersizi olur!... kaynağı ne olursa olsun, ne varsayılsa varsayılsın üzerinde konuşulması, tartışılması engellenen her düşünce durgun su gibidir... ilk başta güvenli bir limanmış gibi gelir; her sorumuza bir cevapmış gibi gelir, oysaki sorularımız aklımızla sınırlıdır!... aklımızı ve vicdanımızı hiç tereddüt etmeden bırakırız orada... zamanla kirlenir, kullanılamaz hale gelir kaçınılmaz olarak durgun düşünceler, değersizleşir, ilkelleşir ilkeler!... ve sonunda anlamsızlaşır!... fark edilemez bu durum alışkanlıkları ile yaşayan zihinlerde... ölü düşüncelerin en sevdiği yerler akılsız ama zeki beyinlerdir, burada kokmaya başlar, sonra hızla her düzeyden aptallara bulaşır, nüfuz eder ölümcül bir virüs gibi bu düşünceler... gerçekte varolmadıkları bir hayata düşman olarak... anlamsızlığı yaşatmaya çalışarak!...

10 Kasım 2015 Salı

Bir 10 Kasım...

Eski dünyanın artık ayakta durması imkansız hale gelmiş ve ilk büyük savaşta tasfiye edilecek olması hemen hemen yüz yıl öncesinden kesinleşmiş olan üç büyük tarım imparatorluğunun (Osmanlı, Rusya ve Avusturya-Macaristan) en zayıfının küllerinden, düşüncelerin radikalleşerek savaş ve büyük yıkımlara sebep olduğu bir dünya döneminde, dönemin en hızlı yaşlanan, zor ve acı olaylarla tecrübelenen, olgunlukla yıllanan kuşağının yorulmamış, tükenmemiş, vazgeçmemiş bir büyük temsilcisi olarak kalmayı başararak, insanlarının başı dik olduğu bir ülke kurmaya çalıştı...

10 Eylül 2015 Perşembe

"Les Deux Garçons 1792"

“Les Deux Garçons 1792” Aix en Provence’ın yani Batı Provence’ın en meşhur “café”si. 1792’den beri şehrin yaşayan bir çınarı; Fransız devrimi sonrası mottosu “liberté, égalite, fraternité ou la mort” (özgürlük, eşitlik, kardeşlik ya da ölüm) olan Birinci Cumhuriyetin kurulduğu yıl doğumlu… 12 yıl boyunca aranan özgürlük, eşitlik, kardeşlik ama bulunan çoğunlukla ölüm… 

10 Temmuz 2015 Cuma

Godard'ın İzinde II- "A bout de Souffle": Aşkın ve Cinayetin Arkeolojisi

“Nous allons parler fort villain choses”
Stendhal

Godard eserini, hem dönemin ortalama bir filmine ayrılan gerekli kaynağın çok altında kalan bütçesi, hem de kişisel olarak çektiği maddi sıkıntıların da etkisiyle düşük bütçeli filmler yapan fakat 1950’lilerde Amerikan sinemasının hızla artan sermaye yoğun yapısına yenik düşen Monogram Pictures’a adar, filmlerinden ve çabalarından etkilendiğine karşılık bir saygı ve övgü olarak.

Ancak bu adama, Truffaut’un hikayesinde Stendhal’ın “Nous allons parler fort villain choses” (Çok kötü şeyler hakkında konuşacağız) sözüne yapılan atfın kaybolmasına neden olacaktır. Stendhal’ın sözü hem filmin hikayesi hem de diyalogları açısından öncü bir göstergedir; tam da Truffaut’un hissettiği ve düşündüğü gibi ve tam da Godard’ın Stendhal’i de unutmadığını senaryoda yaptığı cesurca değişikliklerle göstererek kendi hüznünden harikulade bir trajedi yarattığı gibi.

15 Mayıs 2015 Cuma

Godard’ın (Hüznünün ve Öfkesinin) İzinde-I

*UYARI: Bu yazı dizisinde kadınlar için 20, erkekler için 30 yaş sınırı vardır.


À bout de Souffle - I: 

Aşkın ve Cinayetin Arkeolojisi



“Ce n'est pas d'où tu prends les choses - c'est où tu veux les amener”
Jean-Luc Godard


À bout de Souffle” Fransız Yeni Dalga (La Nouvelle Vague) sinema akımının ve bu akımın en önde gelen yönetmenlerinden Jean-Luc Godard’nın ilk ve belki de en önemli filmidir. Fransız ve dünya sinemasında bir dönüm noktası; yönetmeni neredeyse tümüyle eserinin sanatçısı yapan yeni bir anlatım tarzının başyapıtıdır. Eski ve yeni sinema ayrımı bu film ile anlam kazanmış ve bir yönetmenin doğuşuna neden olmuştur. 

Godard kurgunun sınırlarından ve klişelerinden uzak, gerçeğin olasılıklarının öngörülemezliği ve belirsizliğine dalarak, sert söyleminin sanatını sinema aracılığıyla ifade eder. Böylece Godard, çağının fenomenlerinin ve imajlarının ardına bakmayı başarabilen cesur bir tanığı olarak ortaya çıkar...
  

5 Mayıs 2015 Salı

Işığın Parça Parça Dalga Geçişi

Işığın Gölgesinde Aklımızın 2500 Yıllık Yolculuğunun Şen Bilimsel bir Hikayesi


Ah bu ışık... hayatımızın en büyük fenomeni, onun sayesinde görür, tanımlar ve anlamaya çalışırız… en güçlü ve güvenilir duyumuzdur görmek ama en çok onunla aldanırız. Işık hayatımıza rengi katar, hemen hemen herşeye görünüşünü verir, kendi içine çökmüş karanlık yıldızlar ve bir de karanlık ruhlar hariç...


Andromeda*

26 Nisan 2015 Pazar

Oktay Sinanoğlu'nun Mirası Üzerine

Oktay Sinanoğlu kişisel olarak tanışma şerefine eriştiğim uzunca sohbet etme fırsatı da bulup samimi ve keskin düşüncelerini dinlediğim ve etkilendiğim çok değerli bir insan, bilim adamı ve kültür adamıydı.

Ortadoğu'yu Okumak

Ortadoğu nasıl okunacak ve nasıl anlaşılacak? günümüz dünyasının en zor sorularından birisi belki de bu, çelişkiler ve çatışmaların dünyası Ortadoğu, geleceğin görünmediği geçmişin dayanılmaz ağırlıklarının insanların üzerine çöktüğü bir coğrafya... herşeyden önce burası unutulmayan acıların dünyası, unutulmayan ve yaşanan acılar her gün biraz daha canlı… gençliğini yitirmemiş, capcanlı ve kontrolsüz bir zihin; heyecanlı, tecrübesiz ve ürkek bir cesaret… yıllanmamış, yaşlanmamış ve olgunlaşmamış; çünkü olgunlaşmak ve yaşlanmak biraz da unutmaktır; yaşlısı genç ve genci çocuk…